Məşhur Kafkassam saytında Azərbaycanın Birinci vitse-prezidenti Mehriban Əliyeva haqqında yazı dərc olunub.
Yazı Anadolu türkcəsində yayınlandığı üçün Musavat.com onu orijinalda olduğu kimi təqdim edir:
Gerek 3 yıl önce kazanılan “Karabağ Zaferi” ve gerekse bu yılın Eylül ayındaki kısa süreli “Anti-terör Harekatı”ndaki başarı Türkiye’deki Türklerin gözlerini gururla Azerbaycan’a çevirmesine neden oldu. “Dostun zayıflığı ve acizliği insanı ne kadar derinden üzerse, güçlü ve zengin dost da insana güven verir.” Ankara’daki bir siyasi analist Türk halkının Azerbaycan’a bakışındaki değişimi böyle özetliyor, “Karabağ’daki Ermeni işgali ve Hocalı katliamı Türk halkını ne kadar üzdüyse, son üç yıldaki Azerbaycan’ın başarıları da o kadar sevindirdi.”
Türk halkına güven veren dost Azerbaycan’a bakışındaki değişim çok çarpıcı. Öncelikle Türkiye’de Azerbaycan’a olan ilgi ve alâka çok yükseldi. Hâlbuki bu ilgi uzun yıllar boyunca bir hayli azalmıştı. Daha önce eleştirel bakış hâkimdi. Şimdi ise imrenerek, gıpta ile bakılıyor Azerbaycan’a. Türk halkının Azerbaycan’a olan ilgisinin artmasında Azerbaycanlı kadın sanatçıların ve aydınların rolü geçmişten bu güne oldukça yüksektir. 1970’li yıllarda Türkiye’de Zeynep Hanlarova rüzgârı esiyordu. Son yıllarda ise bir “Azerin fırtınası” yaşanıyor. Diyebiliriz ki Azerin, Türkiye’de en çok sevilen ilk 5 sanatçı arasına girer. Ganira Paşayeva’nın Türk halkı tarafından sevildiğini vefatından sonra Türk medyasındaki ve sosyal medyasındaki haber, yorum ve yazılardan anlıyoruz. Sevil Nuriyeva, Tenzile Rüstemhanlı vb. pek çok Azerbaycanlı hanım aydın ve siyasetçiler belki de Azerbaycan’dan daha çok Türkiye’de tanınıyorlar ve beğeniliyorlar.
Türk kadınlarında ve genellikle Türk toplumunda son dönemde Mihriban Aliyeva’ya karşı büyük bir ilgi uyandığını görüyoruz. Mihriban Aliyeva’nın modern Batılı tarzı, kendinden emin davranışları ve son dönemdeki başarılı çalışmaları bunda etkili olmuş görünüyor.
Türk halkının gözünde Azerbaycan güçlü ve zengin dost olarak yükselirken, Mihriban Hatun Aliyeva’da aynı şekilde Türk toplumunda “Kuzey yıldızı’’ gibi yükseliyor. Türk halkı asırlar boyunca “Kutup Yıldızına” “Kuzey Yıldızı’’ da demiştir. Kuzey Yıldızı’nın en önemli özelliği “Yol Gösteren” yıldız olmayı ona bakılarak ne yönden “Gelindiği” ve ne yöne “Gidileceği” hakkında karar verilmesidir.
Çağdaş Türk kadını, modern Batılı kadınlar gibi olmak istiyor. Bunu da Mihriban Aliyeva’nın yaptığı gibi geleneksel değerlere, Müslüman ve Türk kimliğine bağlı olarak yapmak istiyor. Modern Türk kadınının öncülerinden Ahmet Ağaoğlu’nun kızı Süreyya Ağaoğlu ve İsmail Gaspıralı’nın kızı Azerbaycan’ın gelini Şefika Gaspıralı da böyle bir hanımdı. Bu iki isim Cumhuriyetin ilk asrındaki Türk kadın hareketinin önemli isimlerindendi. Şimdi ise 100 yılını devirip ikinci yüzyıla geçen Türkiye’de Mihriban Aliyeva dikkatleri çekiyor. Mihriban Hatun’a asrımızın Tomris’i diyor Türk kadınları.
Mihriban Aliyeva’dan Türkiye’nin aydın kadınlarının bazı talepleri var. Mihriban Hatun’un Türkiye’deki etkinliklerde ve Türkiye medyasında daha fazla yer almasının modern Türk kadınının verdiği mücadeleye daha çok katkı sağlayacağına inanıyorlar. Bunu ondan bekliyorlar.
Bir küçük talep de Mihriban Aliyeva’nın Karakoyunlu atalarına ait Van Erciş’teki anıt eserlere sahip çıkması. Yıkılmakta olan Karakoyunlu beylerine ait türbenin tamiri…
Öyle görülüyor ki, Türkiye’de Türk kadınının toplumdaki yeri ile ilgili mücadelede Türk kadınları her geçen gün gözlerini “Kuzey Yıldızı olan Mihriban Aliyeva’ya ve Azerbaycan’a daha çok çevirecekler. Öyle ki Mihriban Hatun Aliyeva, Türkiye seçimlerinde aday olsa kazanır diyen Türk kadınlarının Mihriban Hatun’a ilgileri daha da yükselecek.
ŞƏRHLƏRŞƏRH YAZ